21. yüzyılda değişen dünya düzeni ile birlikte ülkemiz ekonomik, siyasi ve askeri alanda yaptığı hamlelerle dünyada hak ettiği yere doğru zorlu bir yolculuk gerçekleştirmektedir. Bulunduğu coğrafya itibariyle göğüs gerdiği zorlukların yanı sıra necip milletimizin mazlumlara kol kanat germe hususunda aldığı rol herkesin malumudur. Türkiye artık hapsedilmeye çalışıldığı bentleri yırtmış, alem şümul bir zihniyetle dünya mazlumlarının gür sesi olmaya başlamıştır.

Uzun vadede koyulan hedeflerin gerçekleşmesi hususunda liyakat, ehliyet ve sadakat sahibi insan kaynağına ihtiyacın olduğu aşikardır.

Hal böyle iken; İlim ve irfan yuvası (!) olarak görülen ülkemizin sözde önde gelen üniversitelerinde yaşanan bazı başıboş vandal hadiseler Yeni Türkiye’nin gerçekleriyle bağdaşmamaktadır.

Din ve vicdan özgürlüğünün olduğu bir ülkede kampüslerde mescide giden öğrencilerin linç edilmesi;

Ve son olarak 2014 yılında Ankara Üniversitesi’nde gerekli izinler alınarak açılan standa Kolektif ve Türkiye Gençlik Birliği üyeleri tarafından “İslam Düşmanlığı” güderek yapılan saldırı sonucunda başından ağır yaralanan Dilara Sina Tabak kardeşimizin faillerinin serbest bırakılmasıyla birlikte oluşan elim tablo gerekli mercilere hitaben bizleri birkaç şey söylemek zorunda bırakmıştır.

Bahsi geçen örgütlerin ırkçı, mezhepçi ve ideolojik grupların kokuşmuş ve çürümüş ideolojilerinin dünya sisteminde yerinin olmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Bu kendi milletine yabancı “köksüz güruh” kokuşmuş ideolojilerini ancak vandallık, canavarlık ve barbarlık yaparak gündeme getirmeyi tek çıkar yol olarak görmektedir. Eşitlik ve özgürlükten bahseden, fakat kökü bu topraklarda olmayan güruhu hapsoldukları karanlık ideoloji çukurlarından çıkıp iyiliği ve güzelliği emreden tek hakikate davet ediyoruz.

Üniversitelerin asıl sahibi olan gençler olarak, kendilerini muhatap alınmayı bir şeref payesi olarak alacak olan bu güruhun yaptığı vandallık ve canavarlığa karşı üniversitelerde güvenlik ve düzenin bozulmaması çerçevesinde sessiz kalındığının altını önemle çizmek isteriz.

Üniversitelerin içine yerleşmiş, insan öldürmeye yönelik eylemler dahil olmak üzere eğitim ahengini bozan bütün hareketlerin içinde yer alan bu azınlık güruhun yaptıklarını masumane (!) birer şımarıklık olarak kabul edip onları affederek ödüllendiren adalet camiasının bazı mensuplarını ve teşvik eden sözde akademisyenleri esefle kınıyoruz.

Attıkları her adımı Türkiye’nin Gerçek Gençliği olarak takip edeceğiz.

Yeni Türkiye’nin harcı ilim, irfan ve hikmettir. Sahip olduğumuz muştu ithal ve kökü bu topraklarda olmayan bir takım kendini devrimci addeden vandallara ve canavarlara verilecek kadar ucuz değildir. Bu memleketin dinamosu ahlaklı ve imanlı gençleridir. Ve bu dinamo Hakkı savunmaya, Haklıyı el üstünde tutmaya devam edecektir.