1 OCAK'TA GALATA KÖPRÜSÜ'NDE DÜZENLENECEK FİLİSTİN YÜRÜYÜŞÜ İÇİN ORTAK ÇAĞRI
22 Ara 2025
Milli İrade Platformu ve İnsanlık İttifakı çatısı altında yer alan 400’ü aşkın sivil toplum kuruluşu, geçtiğimiz 2 yılda yüz binlerce vatandaşın katıldığı ve bu yıl da 1 Ocak'ta Galata Köprüsü'nde, “Sinmiyoruz, susmuyoruz, Filistin’i unutmuyoruz!” sloganıyla düzenlenecek yürüyüşe katılım çağrısı yaptı.
Türkiye'deki 400’ü aşkın sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu Milli İrade Platformu çatısı altında yer alan vakıf ve dernekler Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Genel Merkezimizde bir araya gelerek ortak çağrıda bulundu.
Toplantıya; Yüksek İstişare Kurulu Üyemiz Necmeddin Bilal Erdoğan, Genel Başkanımız İbrahim Beşinci, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İsrafil Kışla, MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir, KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Av. Dr. Canan Sarı, Cihannüma Derneği Genel Başkanı Selim Cerrah, Önder Vakfı Başkanı Abdullah Ceylan, sunucu Bekir Develi, yazar ve aktivist Tülay Gökçimen, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Özbek, Beşiktaş Kulübü Başkanı Serdal Adalı, Trabzonspor Kulübü Başkanı Ertuğrul Doğan, Fenerbahçe Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Ertan Torunoğulları, gazeteciler ve yazarlar da katılım sağladılar.
Yüksek İstişare Kurulu Üyemiz Necmettin Bilal Erdoğan ve Genel Başkanımız İbrahim Beşinci, yaptıkları basın açıklamasında, 1 Ocak 2026 tarihinde Galata Köprüsü'nde “Sinmiyoruz, susmuyoruz, Filistin’i unutmuyoruz!” sloganıyla düzenlenecek olan yürüyüş için vatandaşlara yürüyüşe katılım çağrısında bulundu.
“1 OCAK SABAHI DÜNYAYA YENİDEN GÜÇLÜ BİR SES VERMEK İÇİN GALATA KÖPRÜSÜ'NDE BULUŞACAĞIZ”
Yüksek İstişare Kurulu Üyemiz Necmettin Bilal Erdoğan, “Filistin’de 70 binin üzerinde, hâlâ rakamını tam bilmediğimiz insan katledildi. Bunların 20 bini çocuk. Bunun bir soykırım olduğunu nice kuruluşlar, çeşitli bağımsız mahkemeler söylediler. Hatta İsrail’in kendi insan hakları örgütleri dahi Filistin’de gerçekleşenin bir soykırım olduğunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde söyledi. Mesele, bir siyaset meselesi değil. Mesel siyaset üstü, insanlık vicdanını ilgilendiren bir mesele. Bu yüzden bir “İnsanlık İttifakı’na” her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bu soykırımın arkasındaki İsrail nazizminin yeniden hortlamaması için şu anda bir ateşkes dönemindeyiz ama bu ateşkes gerçek bir ateşkes olmadı. Gazze’de gerçek bir ateşkes olmadığı gibi Batı Şeria'daki sivillere yönelik saldırılar da hiçbir zaman olmadığı kadar artmış durumda. Bunu da bütün uluslararası kuruluşlar yerinde tespit ediyorlar. Onun için bu İsrail nazizminin hortlamaması için ve bu bölgede gerçek bir barışın tesis edilmesi için, suçlunun sorumlu tutulması, bunun da savaş tazminatı ödemeye İsrail'in mahkum edilmesiyle ancak mümkün olacağını düşünüyoruz. Gazze’nin yeniden inşasının bu işin kabahatlisi konumunda olan ve bu soykırımı gerçekleştiren İsrail nazizmine yaptırılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Hızlı bir şekilde bu bölgede iki devletli çözümün hayata geçirilmesiyle ilgili de uluslararası toplumun hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz Cumhurbaşkanımızın bu konudaki samimi gayretine, güçlü liderliğine çok değer veriyoruz. Gerçekten bütün İslam ülkeleri bu liderlik etrafında, bu dürüş etrafında keşke durabilseydi bugüne kadar diye değerlendiriyoruz. Yine ben bütün katılan sivil toplum kuruluşlarımıza, bütün medya kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum. 1 Ocak sabahı dünyaya yeniden güçlü bir ses vermek için Galata Köprüsü'nde buluşmak üzere diyorum.” şeklinde konuştu.
“DÜNYA BARIŞINI BATI’NIN KUKLA LİDERLERİNİN İNSAFINA HIRSINA ÇIKARINA VE KAPRİSLERİNE TERK ETMEMELİYİZ”
Milli İrade Platformu adına basın açıklamasını gerçekleştiren Genel Başkanımız İbrahim Beşinci, “Bu vatan topraklarını canı pahasına koruyan aziz şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Hürriyet mücadelesi veren cesur Filistin halkını ve mazlum coğrafyaları tüm benliğimle selamlıyorum. Bugün, burada 400’e yakın sivil toplum kuruluşumuz ile Milli İrade Platformu ve İnsanlık İttifakı olarak; Tarihe üçüncü kez not düşmek üzere toplandık. Filistin’de devam eden sistematik zulme karşı sessiz kalmayı, çifte standartlı açıklamaları, geciktirilen kınamaları, sessizliği, kayıtsızlığı, reddettiğimizi duyurmak üzere toplandık.
7 Ekim’den bu yana; yani 27 aydır Gazze’de yaşananlar, bütün dünyanın gözü önünde bir halkın adım adım, yavaşlatılmış bir şekilde yok edilme projesidir. O günden bugüne Gazze topraklarına; 210.000 bin ton bomba atıldı. 70.000 kişiyi aşkın şehit, 200.000 kişi yaralı düştü. 2.600 ailenin tamamı nüfustan silindi. 5.000 aileden geriye sadece 1 kişi kaldı. 45.000’e yakın Filistinli sakat kaldı. 20 binden fazla Filistinli gözaltına alındı. 12.000 Filistinli keyfi olarak tutuklandı. Konutların yüzde 92’si yıkıldı. Okulların yüzde 95’i bombalandı. Şehrin tamamının yüzde 87’si hasar gördü.
Kâğıt üzerinde imzalanan sözde ateşkes başladı. Sözde diyoruz çünkü Ateşkes hala sürerken bile Gazze topraklarında ölüm, bir an bile durmadı, durmuyor. Sadece bu ateşkes sürecinde; 500’e yakın sivil vatandaş öldürüldü. Tıbbi tahliye bekleyen 1092 hasta hayatını kaybetti. İnsanların yaşam alanları 413 kez bombalandı. Gazze şeridine girmesi gereken yaklaşık 42.000 yardım tırı yerine yalnızca 14.000 yardım tırı girebildi. Temel insani haklara erişimi konuşmuyoruz bile. Aslında 20 maddelik Gazze barış planının ilk aşaması, fiilen asla uygulanamadı. Çünkü görüyoruz ki Katil İsrail bu süreçte; ölümü durdurmadı, yıkımı durdurmadı, kuşatmayı durdurmadı. Ve tüm bunlar yaşanırken soykırımcı-katil Netanyahu ve savaş suçluları hala bağımsız ve adil bir mahkeme önünde yargılanmadı.
Sekiz aylık bir bebek, soğuktan çadırında donarak ölüyorsa hangi sistemden hangi insaniyetten hangi adaletten bahsedebiliriz. Bir tencere pilav binlerce kişiye paylaştırılmaya çalışılıyorsa hangi hakkaniyetten bahsedebiliriz. Hiçbir gerekçe olmadan binlerce insan üstleri başları soyularak tutuklanıyor ve türlerce işkenceye maruz bırakılıyorsa hangi hürriyetten bahsedebiliriz. Bunlar ve daha fazlası yaşanırken tamamına seyirci kalan hangi dünya düzeninden, hangi kurum ve kavramdan bahsedebiliriz.” dedi.
Sözlerine devam eden Beşinci, “Dünya barışını, Batı’nın kukla liderlerinin insafına, hırsına, çıkarına ve kaprislerine terk etmemeliyiz. Merhametini yitirmiş bir çağda bizler adaletin temsilcisi, vicdanların sesi olmalıyız. Tam da bu yüzden; Galata Köprüsü, mazlumun feryadını ümmetin vicdanına taşıyan bir şahitlik çizgisine dönüşüyor. Farklı şehirlerden, farklı dillerden, farklı hayatlardan katılanlara, tarihin önünde kurulmuş bir vicdan kürsüsü oluyor.
Bu bir etkinlik ilanı değil; bir şahitlik çağrısıdır. Galata köprüsü, iki yakayı bağlayan bir geçit değil; bir vicdan çizgisidir. O çizgide durmak “tarafsızlık” değil; insan olabilmek, insan kalabilmektir. Orada yürümek, kalabalık olmak değil; tarihe “Buradayım” diye not düşmektir. Başkaldırmaktır. Dünyaya 5’ten büyük olduğunu göstermek demektir. 1 Ocak 2026 Sabahı-Saat 08.30 da “Unutmayız” demekle yetinmediğimizi; unutmadığımızı ve unutturmayacağımızı göstermek için Galata Köprüsüne gelin. Anneler, babalar, gençler. Suskunluğun duvarını yıkmaya, alışkanlığın zincirini kırmaya; Vicdanın-merhametin temsilcisi olmaya gelin! Vakıflar, dernekler, cemiyetler, camialar. Kınama cümlelerinin ötesine geçin; sahaya, sokağa, şahitliğe gelin! Basın mensupları, fenomenler, sanatçılar. Bir manşet değil, bir hakikat taşıyın; mazlumun sesini satır satır dünyaya duyurmaya, tarihe vicdan kaydı düşmeye gelin. O-bu-şu demeden hep beraber gelin. Bütün kimliklerden arınarak gelin! Gelin ki yeni yılın ilk mesajını tüm dünyaya hep beraber verelim. Sinmediğimizi, susmadığımızı, Filistin’i, unutmadığımızı, tüm dünyaya hep beraber gösterelim.” şeklinde konuştu.
1 Ocak 2026 sabah saat 08.30’da gerçekleşecek olan yürüyüşte kortejler sabah namazı sonrası Sultan Ahmet Camii, Ayasofya Camii, Yeni Camii, Süleymaniye Camii’nden hareket edecek.
Fatih ve Taksim Camii’lerinden de grupların hareket ederek kortejlere katılması bekleniyor.
Yürüyüş, Galata Köprüsü’nde tamamlanacak.






